Authors:Sarp SAKLIYAN; Mehmet KIVRAK, Emek GÜLDOĞAN, Ahmet Kadir ARSLAN, Cemil ÇOLAK Abstract: İşgücüne katılma durumunu etkileyen bağımsız değişkenler; göç, cinsiyet, yaş, hanehalkı büyüklüğü, maaş, eğitim, çalışma durumu, çalıştığı sektör, enflasyon ve işgücü endeksleri olarak belirlenmiştir. Belirlenen değişkenlerin optimum ölçeklendirme ile bağımlı değişken üzerindeki beklenen varyansı açıklama oranını görerek, değişkenlerin kısmi katkılarını ve istatistiksel anlamlılıklarını incelemek amaçlanmıştır. Analizler, TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu) Hanehalkı İşgücü verilerinin 2016 yılına ait son altı aylık verileri üzerinden 2463 hane verisine kategorik regresyon (CATREG) uygulanmıştır. Çözümleme, IBM SPSS Statistics 20 programında yapılmıştır. Veri yapısına uygun ölçeklendirme ile çözümleme yapıldığında, ð‘… 2 değeri model anlamlı çıkmasına rağmen yüksek seviyede çıkmamıştır. Optimum ölçeklendirme ile değişkenler tekrardan belli bir kısıt dahilinde ölçeklendirildiğinde, modelin anlamlı ve ð‘… 2 değerinin belirgin şekilde arttığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda optimal ölçeklemenin bu konuda kuvvetli olduğunu savunabiliriz. Optimum ölçeklendirme ile bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkendeki varyansı açıklama oranındaki değişimler görülmüştür. Elde edilen optimum model sonrası ð‘… 2 değerinin düşük seviyede kalması ve anlamlı beklenen değişkenlerin anlamsız çıkması ise analize sokulan verilerin tutarlılığının sağlanamamasından kaynaklanmaktadır.Bu makalenin ilk hali 17-09-2020 tarihinde yayınlandı. https://dergipark.org.tr/tr/pub/ayd/issue/56831/703233 PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030
Authors:Hatice Seçil FETTAHLIOĞLU; Çetin ÇİLDİR, Nurefşan BİRDİSLİ Abstract: İnsanlık tarihi bilişsel, tarımsal ve bilimsel devrimler olmak üzere üç farklı dönemden meydana gelmiştir. İkinci Dünya Savaşına kadar bu dönemlerde yer alan kuşaklar, tarihsel dönemler şeklinde var olmuştur ancak teknolojinin gelişmesi gibi önemli olayların, bu olaylara denk gelen kuşakların düşünce ve davranışlarını etkilemesiyle sosyolojik olarak tanımlanmıştır. Aynı dönemde yaşayan kuşaklarda yer alan her bireyin, ahlaki inançlarının, tutumlarının ve değerlerinin, kişisel etik sistemini oluşturduğu varsayılmıştır. Bu sistem etik ikilemler, ahlaki kararlar ve durumlarda bireylerin eylemleri için çözümler sunmuştur. Bu çözümler temelinde çalışmada değişkenlerin analizinde kullanılacak demografik özelliklerin, kuşaklara ayrılarak incelenmesi yapılırken, tüketicilerin etik ideolojik görüşlerinin analizi ve kuşaklar arasında farklılık olup olmadığı incelenmektedir. İlk olarak kavramsal çerçeveye uygun bir şekilde çalışmayı oluşturan kavramlar ve özelliklerinden bahsedilmiştir. Çalışmanın sonraki kısmını araştırma metodolojisi başlığı altında yer alan yöntem ve süreç oluşturmaktadır. Son bölümde ise araştırma sonucu elde edilen verilerin analizi ve değerlendirmeler yer almaktadır. PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030
Authors:Ahmet Melih EYİTMİŞ; Songül KAPLAN Abstract: Dünyada ve ülkemizde lojistik giderek daha önemli hale gelmektedir. Özellikle küreselleşmenin yaygın etkileri neticesinde uluslararası firmaların dünya ticaretinde daha fazla söz sahibi olmaları bu etkiyi arttırmaktadır. Bununla birlikte iletişim kanallarının yaygınlaşması küçük firmaların da uluslararası ya da ulusal çapta satış yapmalarına olanak sağlamaktadır. Bu da lojistiğin önemini daha da arttırmaktadır. Tüm bu gelişmelere paralel ülkemizin uluslararası standartlara ulaşma çabası neticesinde iş sağlığı ve iş güvenliği alanlarında yaptığı düzenlemeler Lojistik firmalarını ve çalışanlarını doğrudan etkilemektedir. Uzun mesafe yolculuktan kaynaklı ortaya çıkabilecek problemlerin yanı sıra motivasyon ve iş doyumunda meydana gelebilecek değişimler çalışanlar için önem arz etmektedir. İş güvenliği konusunda alınan önlemlerin yeterli olup olmaması da çalışanın işten ayrılma düşüncesini etkileyebileceği düşünülmektedir. Çalışmanın önem noktası, İş güvenliği farkındalığının belirlenmesi, iş doyumu, işten ayrılma ve motivasyon arasındaki ilişkinin incelenmesidir.Araştırmada veriler anket yöntemi kullanılarak toplanmıştır. İş güvenliği ile motivasyon, iş doyumu ve işten ayrılma arasındaki ilişkiler istatistiki analiz yöntemleri kullanılarak hipotezler test edilmiştir. Araştırmada iş güvenliğini iş doyumu ve işten ayrılma değişkenlerinin etkilediği sonucuna varılmıştır. PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030
Authors:Mehmet KARAHAN; Sait PATIR, Celal ŞAHİN Abstract: Sosyal yenilikçilik, dünyada sürdürülebilir bir yaşam sağlamak üzere; kültür, ekonomi, çevre gibi sosyal konulara odaklanan ve bunlarla ilgili sorunlara toplumsal çıkarları gözeterek yenilikçi çözümler üretmektir. Sosyal yenilikçilik, sosyal sorunların çözülmesinde ve toplumdaki her bireyin ihtiyaçlarının karşılanmasında, yeni fikirlerin yaşama geçirilmesi ile öncelikle bireyler ve grupların yaşamlarında bir fark oluşturmayı, daha geniş anlamda toplumsal değişimi gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Yaşanan hızlı değişimlere ayak uydurmak, rakiplere karşı rekabet avantajı kazanmak ve bu avantajı sürdürebilmek için yeni yollar aranmaktadır. Günümüzde bu avantajı sağlayan araçlardan birisi olarak kabul edilen sosyal yenilikçilik kapasitesi, rekabet gücünü artırmada kullanılmaktadır. Bu bağlamda yapılan çalışmada, bölgesel kalkınmanın önemli dinamiklerinden birisi olan sosyal yenilikçilik düzeyini artırarak rekabet üstünlüğü elde edebilmek amaçlanmıştır. Çalışmaya bilgi sağlamak üzere Elazığ ilinde görev yapmakta olan kamu personelinden seçilen 360 kişilik örneklem gruba yüz yüze bir anket uygulanması yapılmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre; kamu personelinin sosyal yenilikçilik seviyesi beş üzerinden ortalama 3,94 puan olarak hesaplanmış, bu ortalamayla kamu personelinin sosyal yenilikçilik düzeyinin oldukça iyi olduğu ve buna bağlı olarak da ilin komşularına göre rekabet üstünlüğüne sahip olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030
Authors:İhsan GÜZEL; İhsan OLUÇ Abstract: Bu çalışmada ekonomik büyüme-finansal gelişme ilişkisi incelenmiştir. Çalışma 1970-2015 dönemine ait Türkiye verileri ile yapılmıştır. Finansal gelişmenin haricinde çalışmaya ticari açıklık ile alternatif ve nükleer enerji tüketimi değişkenleri de dahil edilerek Analiz yapılmıştır. Çalışmanın ampirik analizi Johansen eş bütünleşme ve hata düzeltme modeline dayalı Granger nedensellik testleri ile yapılmıştır. Analiz neticesinde değişkenler arasında eş bütünleşme ilişkisi bulunmuştur. Eş bütünleşme sonrasında hata düzeltme modelinin çalışıp çalışmadığı araştırılmıştır. Netice olarak hata düzeltme katsayısı negatif işaretli ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Daha sonra yapılan Granger nedensellik testi sonuçlarına göre ise ekonomik büyüme ile finansal gelişme arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi mevcut iken finansal gelişmeden ticari açıklığa doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında ise yansızlık hipotezi geçerlidir yani granger anlamda herhangi bir nedensel ilişki söz konusu değildir. Ticari açıklık değişkeni ile ekonomik büyüme arasında da herhangi bir nedensellik bulgusuna rastlanmamıştır. PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030
Authors:Orhan CENGİZ Abstract: Politik istikrar günümüzde ekonomik gelişmenin ayrılmaz unsurlarından birisidir. Demokratik sistemlerde karar alma sürecinde özel çıkar gruplarının varlığı politik istikrarı yakından etkileyerek kaynak dağılımını ve kamusal politikaların verimliliğini etkilemektedir. Kamusal politikaların etkilediği alanların başında çevre düzenlemeleri gelmektedir. Bunun yanında gelişme sürecinde toplumların yaşam standardının iyileştirilmesi bağlamında çevre kalitesinin artırılmasına yönelik talepleri de artış göstermektedir. Bu noktada çevresel kaliteyle kurumsal kalite göstergelerinden politik istikrar ilişkisi ayrı bir önem kazanmaktadır. Bu çalışmada 2000-2015 dönemi verileri kullanılarak N-11 ülkelerinde (Bangladeş, Mısır, Endonezya, Iran, Güney Kore, Meksika, Nijerya, Pakistan, Filipinler, Türkiye ve Vietnam) politik istikrarın çevresel bozulmaya etkisi incelenmiştir. Elde edilen bulgular, politik istikrar arttıkça çevresel bozulmanın azaldığını göstermektedir. Buna göre politik istikrar çevre kalitesini iyileştirmektedir. Ayrıca ekonomik büyüme, çevresel bozulmayı olumlu etkilerken yenilebilir enerji tüketimi, çevresel bozulmayı olumsuz etkilemektedir. PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030
Authors:Yahya BOZKURT; Gülşah NAYCI Abstract: İş kazalarının %80’i çalışan, %18’i fiziksel ve mekanik çevre şartları, %2’si ise beklenmedik olaylar kaynaklıdır. Bu yüzdesel dağılım göz önünde bulundurulduğunda, açıkça görülmektedir ki insan faktörü, yüzdesi en yüksek iş kazası faktörüdür. İş kazalarının oluşmasında rol oynayan insan faktörü kaynaklı sebepler denildiğinde ilk akla gelen etmenlerden biri ise cinsiyet faktörüdür. Cinsiyete dayalı mesleki ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet rolleri işgücü piyasasındaki mesleki seçim ve rolleri belirlemekte, burada meydana gelen iş kazalarındaki kadın-erkek işçi sayısını değiştirmektedir. Ülke ekonomisine katkı sağlayan en önemli sektörlerden biri olan metal sanayisinde meydana gelen iş kazaları da toplumsal cinsiyet faktöründen oldukça etkilenmektedir. Erkek egemen ve çalışma şartları zor olan metal sektöründe, toplumsal baskıların bu mesleğin tercih edilebilirliği yönünde kadınları etkilediği, dolayısıyla sektörde meydana gelen iş kazası sayılarının bu faktörler göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu çalışmada, 2016-2019 yılları arasında metal sektöründe meydana gelen iş kazalarında cinsiyet faktörünün rolü incelenmiştir. PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030
Authors:Selim DEMEZ Abstract: Küreselleşen kapitalizmin hakim olduğu neredeyse tüm dünya ekonomilerinde dış ticaret büyümenin dinamiği olarak görülmektedir. Bilindiği gibi ülkelerin hedeflerinin başında sürdürülebilir büyüme ve kalkınma gelir. Bu nedenle iktisat literatüründe oldukça fazla çalışılan bir konudur. Bu çalışmada Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) ülke grubundaki 14 ülke için 2001 – 2017 yılları arasında dış ticaret ve ekonomik büyüme ilişkisi Dumitrescu ve Hurlin (2012) panel nedensellik analizi ile incelenmiştir. Analiz sonuçlarına göre ihracattan büyümeye tek yönlü, büyüme ile ithalat arasında ise çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Sonuçların ışığında MENA ülkelerinde ithalata ya da ihracata dayalı bir büyüme stratejisinin etkin olduğunu söylemek güçtür. PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030
Authors:Andrey BRANITSKIY Abstract: An analysis of the European Union and the Russian Federation relations in 1991-2021 is given in the article. The author divides the epoch into two main periods: the path to strategic partnership (1991-2013) and the collapse of links (2014-2021). The reasons for the degradation of the RF and the EU relations are investigated. The author reveals the cardinal contradictions between the attempts to build the Greater Europe and to restore the role of Russia as a Great Power after the Cold War. PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030
Authors:Taner AKÇACI; Murat KARTAL, Mehmet Serkan ÇINAROĞLU Abstract: Deri sanayisi son yıllarda küresel pazarlarda giderek artan bir öneme sahip olmaya başlamıştır. Türkiye, deri sanayisinde yıllardan beri süregelen tecrübesi, kalifiye işçisi ve modern OSB merkezlerindeki kurulu tesisleri ile küresel pazarlarda önemli üretici ve ihracatçı ülkelerden biri olmuştur. Bu nedenle Türkiye deri sanayisinde sahip olduğu yetkinlik, rekabet gücü ve üretim kapasitesi ile bir yandan ülke ekonomisine önemli döviz girdisi sağlarken, diğer yandan da küresel pazarlardaki en büyük üretici ve ihracatçı ülkelerden biri olmayı başarabilmiştir. Bu çalışmada, Türkiye’nin önemli sanayi kollarından biri olan deri sanayisi genel hatlarıyla ele alınmış, küresel pazarlardaki mevcut durumu tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda, Türkiye’nin deri sanayisindeki mevcut ihracat pazarları ve ihracatı yapılan başlıca deri mamulleri analiz edilmiştir. Çalışmada ayrıca sektörel gelişmeye paralel olarak ortaya çıkan taşıma, dağıtım vb. işlemler kapsamında deri sanayisinin lojistik sektörü ile olan ilişkisi incelenmiştir. PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030
Authors:Hatice TATAR Abstract: Feminist bakış açısından yola çıkılarak hazırlanan bu çalışmada amaç, uluslararası ilişkiler disiplininin erkek bakış açısıyla oluşturulan evrensel kavramlarını ve antrosentrik sistemin eleştirisini yapmak, feminist güvenlik yaklaşımının alana yönelik savunularını ve dönüşümün ne şekilde gerçekleşebileceğini ele almaktır. Bu bağlamda uluslararası ilişkiler alanının hâkim kavram ve yaklaşımları, feminist bakış açısıyla ele alınmıştır. Çalışmada öncelikle feminist uluslararası ilişkiler yaklaşımı hakkında bilgi verilmiş ardından disiplinin temel kavramlarına yönelik eleştirilerden bahsedilmiştir. Daha sonra feminist güvenlik kavramı ele alınmış ve yapısal şiddet teorisi ile bağlantı kurularak kadınların uluslararası ilişkiler alanındaki konumuna dair çıkarımlarda bulunulmuştur. Çalışmada, uluslararası ilişkiler alanında kadınların var olmalarıyla maskülen söylemin etkisini azaltarak güvenlik sorununa çok boyutlu çözümler getirileceği, betimsel araştırma yöntemi kullanılarak tartışılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre uluslararası ilişkiler disiplini içerisinde erkeklere göre cinsiyetlerinden dolayı daha az yer alan kadınların uluslararası alan içerisinde daha fazla görünür olmalarıyla güvenlik sorunlarının çözüleceğini dair doğrudan ilişki kurulamamıştır. PubDate: Tue, 15 Jun 2021 00:00:00 +030