Authors:Abdullah Demir Abstract: Cumhuriyet Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Sivas/ TURKEYCumhuriyet University, Faculty of Theology, Sivas/TURKEYwww.cumhuriyet.edu.tr Sahibi/ OwnerProf. Dr. Sabri ERTURHANCumhuriyet University, Faculty of Theology, Sivas/TURKEY Yazı İşleri Müdürü / Responsible ManagerDoç. Dr. Sami ŞAHİNCumhuriyet Univeristy, Faculty of Theology, Sivas/TURKEY Editör / Editor in ChiefDoç. Dr. Ömer ASLANCumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYoaslan@cumhuriyet.edu.trYrd. Doç. Dr. Abdullah DEMIRCumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYabdullahdemir@cumhuriyet.edu.tr Editör Yardımcıları / Editorial AssistantsYrd. Doç. Dr. Adem ÇİFTCİCumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYYrd. Doç. Dr. Sema YILMAZCumhuriyet Univeristy, Faculty of Theology, Sivas/TURKEYArş. Gör. Maruf ÇAKIRDumlupinar University, Faculty of Theology, Kutahya/TURKEYDr. Emrah KAYAUniversity of Nottingham, Department of Theology and Religious Studies/UKArş. Gör. Zeynep CERANCumhuriyet Ü. İlahiyat Fakültesi, Sivas/TURKEYZeynep YUCEDOGRUUniversity of Nottingham, Department of Theology and Religious Studies/UK Yayın Kurulu / Editorial BoardProf. Dr. Ünal KILIÇ, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Cemal AĞIRMAN, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYDoç. Dr. Sami ŞAHİN, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYDoç. Dr. Ömer ASLAN, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYYrd. Doç. Dr. Abdullah DEMİR, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYYrd. Doç. Dr. Abdullah PAKOĞLU, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYYrd. Doç. Dr. Adem ÇİFTCİ, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYYrd. Doç. Dr. Sema YILMAZ, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEY Danışma Kurulu / Advisory BoardProf. Dr. Abdullah KAHRAMAN, Marmara U., Faculty of Theology, Istanbul/TURKEYProf. Dr. İsmail ÇALIŞKAN, Yıldırım Beyazıt U., Faculty of Islamic Sciences, Ankara/TURKEYProf. Dr. Ramazan ALTINTAŞ, Necmettin Erbakan U., Faculty of Theology, Konya/TURKEYProf. Dr. B. Ali ÇETİNKAYA, İstanbul U., Faculty of Theology, Istanbul/TURKEYProf. Dr. M. Doğan KARACOŞKUN, Gaziantep U., Faculty of Theology, Gaziantep/TURKEYProf. Dr. Ahmet YILIDIRIM, Yıldırım Beyazıt U., Faculty of Islamic Sciences, Ankara/TURKEYProf. Dr. Hüseyin YILMAZ, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Hakkı AYDIN, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Talip ÖZDEŞ, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Alim YILDIZ, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Ali AKSU, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Mehmet BAKTIR, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Hasan KESKİN, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Metin BOZKUŞ, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Ömer Faruk YAVUZ, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Kadir ÖZKÖSE, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Mehmet Ali ŞİMŞEK, Cumhuriyet U., Faculty of Theology, Sivas/TURKEYProf. Dr. Yusuf DOĞAN, Kyrgyz Turkish Manas U., Department of Islamic Studies/KYRGYZSTAN Hakem Kurulu / Referee BoardCÜİFD en az iki hakemin görev aldığı çift taraflı kör hakemlik sistemi kullanmaktadır.CUJFT uses double-blind review fulfilled by at least two reviewers. İngilizce Dil Editörleri / English Language EditorsDr. Emrah KAYAUniversity of Nottingham, Department of Theology and Religious Studies/UKArş. Gör. Zeynep CERANCumhuriyet Ü. İlahiyat Fakültesi, Sivas/TURKEYZeynep YUCEDOGRUUniversity of Nottingham, Department of Theology and Religious Studies/UK Redaksiyon ve Dizgi/ Redaction and Interior DesignYrd. Doç. Dr. Abdullah DEMİR Derleme Sekreteri /Editorial SecretaryBurcu DEMİR - Faruk ÖZ - Kadir AYDIN İntihal Tespit Politikası / Plagiarism Policyİntihal tespitinde kullanılan özel bir program aracılığıyla makalelerin daha önce yayımlanmamış olduğu ve intihal içermediği teyit edilir.All articles are checked by means of a program in order to confirm they are not published before and avoid plagiarism. Açık Erişim Politikası / Open Access PolicyBu dergi; bilimsel araştırmaları halka ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyerek, içeri... PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Abdullah Demir Abstract: İÇİNDEKİLER / CONTENTSYeni Ad, Yeni Sayı, Yeni Web Sayfası ve Zengin İçerikNew Issue, New Title, New Website, and Stimulating ContentÖmer ASLAN (ed.) & Abdullah DEMİR (ed.)_________________________ 5 - 10ARAŞTIRMA MAKALELERİ / PEER-REVIEWED RESEARCH ARTICLESTasavvuf ve Epistemolojik Bir Araç Olarak İlhamın İbn Teymiyye Düşüncesindeki YeriSufism and Inspiration as an Epistemological Means in the Thought of Ibn Taymiyya Emrah KAYA _____________________________________________ 11 - 34Ana Hatlarıyla Hitit Dini Outlines of The Hittite ReligionKürşad DEMİRCİ & Burcu FALAY ____________________________ 35 - 60Usûlî Kıyasın Bilgi ve Amel DeğeriThe Value of Method of Analogical Reasoning (qiyās) Concerning Knowledge and DeedsTemel KACIR _____________________________________________ 61 - 88Karl R. Popper'ın Tarihsicilik EleştirisiKarl R. Popper's Critique of HistoricismRıza BAKIŞ & Eyüp ALSANCAK _____________________________ 89- 116Arap Dili Fonetiğinde Bazı Kavramların Yansıttığı ‘Ses Üretiminde Süre’ Olgusu Üzerine Bir DenemeAn Assay about ‘The Duration of Articulating’ Phenomenon That Reflected by Some Phonetic Terms of ArabicNazife Nihal İNCE_______________________________________ 117 – 146Gazâlî ve Thomas Aquinas’ta Tanrı’nın Kudreti ve İmkânsızlıkGod’s Power and Impossibility in al-Ghazālī and Thomas Aquinas Özcan AKDAĞ__________________________________________ 147 - 166Eş’arî Kelâmcisi Miklâtî’nin Lübâbü’l-ʿukûl Bağlamında Bazı Kelâmî GörüşleriAsh’arī Theologian Miklātī’s Some Theological Views in The Context of Lubāb al-ʿuqūlVezir HARMAN ________________________________________ 167 - 202Son Dönem Bir Osmanlı Düşünürü: Harputlu İshak Efendi’nin Din Felsefesinin Bazı Meselelerine Yaklaşımı ve Felsefecilere Karşı TutumuA Thinker of the Late Ottoman: Harputlu Ishak Efendi’s Approaching to Some Issues of Philosophy of Religion and Attitude to PhilosophersTuncay AKGÜN ___________________________________________ 203 - 224Engelli Çocuğa Sahip Annelerde Yas SüreciGrief Process of Mothers of Children with Intellectual DisabilitiesAyşe Burcu GÖREN ________________________________________ 225 – 244Tirmîzî’nin Sünen’inde Buharî ve Ebû Zur’a’nın İhtilaflarıDifferences Between Bukhari And Abu Zur‘a in Tirmidhi’s Sunanاختلاف البخاري وأبي زرعة في سنن الترمذيAnas al-JAAD / أنس الجاعد _____________________________________ 245 – 266Bakara Sûresi 284. Âyette Geçen Râ Harfinin Lâm Harfine İdgamı Konusundaki Kıraat TartışmalarıQiraāt Arguments about Merging “Rā” Letter into “Lām” Letter in Chapter al-Baqara 284Yakup YÜKSEL ____________________________________________ 267 – 288Hz. Peygamber’in Hadîslerinde Geçen -Biz- Vurgusu Bağlamında Toplumdaki BirleştiriciliğiThe Prophet's Unification in Society in The Context of -We -in His TraditionOsman Nedim YEKTAR _____________________________________ 289 – 308Mehmed Fazlullah es-Sivâsî’nin el-İtidâl fî Muhabbeti’l-Âl Adlı MesnevîsiMahmad Fadlullah al-Sivāsī's Mathnawi Named al-Itidāl fī-Mohabbat al-ĀlRamazan Fatih SÜER _______________________________________ 309 – 364İlk Dönem Eş‘arî Kelâmında Müteşâbih Âyetlerin Te’vili SorunuThe Issue Concerning the Explanation of the Mutashābih Verses in the First Period of Ash’arī KalāmYakup BIYIKIĞLU _____________________... PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Emrah Kaya Abstract: ÖZ: Bu makalenin amacı Selef anlayışına dayalı bir geleneğin savunucusu olarak tanınan İbn Teymiyye’nin tasavvufa ve tasavvufî bilginin temel aracı olan ilhama yaklaşımını çalışmaktır. Tasavvufî ıstılahları genel sûfî anlayıştan farklı bir şekilde yorumlayan İbn Teymiyye birçok kimse tarafından katı bir tasavvuf karşıtı olarak görülmüştür. Ayrıca İbn Teymiyye’nin sürekli olarak Kur’an, hadis ve Selefin düşüncelerini dinî bilginin temeli olarak sunması onun ilham ve rasyonel metotlar ile elde edilen bilgiye sıcak bakmadığı, bunlara epistemolojisinde yer vermediği düşüncesinin ortaya çıkmasına ve zaman içinde gelişmesine neden olmuştur. Hâlbuki araştırmamızın sonucunda İbn Teymiyye’nin tasavvufu belli şartlar ile kabul etmesinin yanı sıra ilhamın epistemolojik değerini de onayladığı sonucuna ulaşılmıştır. O, tasavvufu erken dönem ve sonraki dönem tasavvuf olarak incelerken, ilhamı doğaüstü olayların bir alt kategorisi olarak gördüğü ilim bâbında ele almaktadır. Tasavvufun ve ilham ile gelen bilginin Kur’an, sünnet ve Selefin düşünceleri ışığında test edilmesi gerektiğine inanan İbn Teymiyye’nin yaptığı reddetmek değil, kendi kriterleri doğrultusunda meseleyi detaylı olarak incelemektir. Bu nedenle, konuyu eleştirel ve betimsel olarak ele alan makalemiz İbn Teymiyye’nin tasavvufa ve tasavvufî bilginin temel dayanağı olan ilhama yönelik tutumuna odaklanmaktadır.ÖZET: İslam tarihinde en etkili, üretken ve tartışmalı âlimlerden biri olan İbn Teymiyye dinî bilgi edinmede en iyi ve en güvenilir yolu bulmak için samimiyetle çaba sarf etmiştir. Bu çaba sonucunda onun Kur’an, hadis, Kelâm, İslam felsefesi ve Yunan felsefesi hakkındaki muazzam bilgisi verimli eserleri vasıtasıyla müşâdehe edilebilir. Epistemolojik, teolojik ve felsefî ifadelerinin dağınık bir şekilde bulunduğu eserlerinde vahiy, insan aklı, ilham, tasavvuf, Aristo mantığı, Şia’nın temel prensipleri, tefsir metotları, hadis ilmi, âlemin yaratılışı, ilahî isim ve sıfatlar, cihat, fıkhî meseleler gibi birçok farklı konuya yer verilmiştir. Tasavvuf, İbn Teymiyye’nin görüşlerini bildirdiği tüm bu mevzular içerisinde en problemli olanlardan biridir.Başlıca en büyük şeyh olarak bilinen İbnü’l-Arabȋ’ye yönelik eleştirilerinden dolayı İbn Teymiyye tasavvufun ve ilham-keşif ile Allah tarafından kulun kalbine gönderilen bilginin amansız bir muhalifi olarak kabul edilmiştir. Elbette o, ittihâd, hulûl, vahdet-i vücûd, aʿyân-ı sâbite, hatemü’l-evliyâ gibi tasavvuf ve İbnü’l-Arabȋ çalışmalarında sıkça karşılaşılan kavramlara karşı çıkmıştır. Bu kavramlara ilave olarak, İbn Teymiyye tüm ittihâd düşüncelerini gerek genel gerekse özel ittihâdı da reddetmektedir.İbn Teymiyye’nin eserlerinin detaylı araştırılması ile onun tasavvufu Erken dönem ve Sonraki dönem şeklinde iki kısımda ele aldığı görülecektir. Sapkınlık olarak gördüğü Sonraki dönem tasavvufu İbn Teymiyye felsefî ve amelî yönleriyle incelemektedir. Ayrıca, amelî yönlerine yönelttiği eleştirilerinin yanı sıra, onun itirazları Yunan felsefesi, Hıristiyanlık, Zerdüştlük gibi gayr-i İslamî kaynaklardan alınan ve panteist, monist, metafizik tasavvuf gibi isimlerle de anılan felsefî tasavvufta yoğunlaşmaktadır. Ancak, İbn Teymiyye ısrarla tasavvufun geçerliliğinin Kur’an ve hadislere tâbi olmakla mümkün olduğunu savunurken, velâyet ve ilham gibi tasavvufî öğeleri kendi metoduyla yorumlamaktadır. Ona göre, tarihsel olmasa da metodolojik olarak Erken dönem mutasavvıflarından görülen Abdülkâdir-i Geylânî, Sehl b. Abdillah et-Tüsterî, ve Maʿrûf-i Kerhî gibi kimseler Kur’an ve hadislere tam anlamıyla tâbi olmuşlardır.Bir bilgi edinme yolu olarak değerlendirilen ilhama gelecek olursak, öncelikle ilhamın hakikatinin İbn Teymiyye öğretisinde tartışılmadığını söylemek gerekir. İlham, ne interaktif bir iletişimdir ne de bir hurafe. Buna karşın, İbn Teymiyye’ye göre ilham, tasarruf ve bilgi olarak zuhur edebilen doğaüstü olaylardan olup bilgi kategorisinde değerlendirilmesi gereken bir olgudur. Ona göre, Allah kulun kalbinden perdeyi kaldırdığında kalp, ilahî kontrol ile doğru, geçerli ve câiz olan yolu takip etmek üzere yönlendiri... PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Kürşad Demirci, Burcu Falay Abstract: M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu’ya gelen Hint-Avrupa kökenli Hititler M.Ö. 1650’de Kızılırmak Havzası’nda yer alan Hattuşa (Boğazköy) merkezli bir devlet kurmuşlardır. Orta Anadolu’da kurulan bu devlet ilerleyen süreçte büyük bir imparatorluk haline gelmiştir. Farklı etnik kökenlere sahip toplulukları bünyesinde barındıran Hititler kendilerini “Bin Tanrılı Halk” olarak adlandırmışlardır. Fethettikleri bölgelerin tanrılarını kendi tanrılarının arasına dâhil eden Hititler geniş bir tanrılar topluluğuna sahip olmuştur. Bu tanrıların arasında Hatti, Luvi, Pala, Sümer, Hurri, Asur, Babil ve Eski Hint kökenli tanrılar yer almaktadır. Boğazköy’de gerçekleştirilen kazılarda pek çok tapınak yapısının ortaya çıkarılması Hititlerin tanrılarına verdikleri önemi göstermektedir. Bu makalede kendisine kaynaklık eden arkeolojik ve filolojik verilerden yola çıkılarak bir devlet dini olan Hitit dini, Hitit dininin genel özellikleri, Hitit panteonunda yer alan tanrılar, bu tanrılar için yapılmış olan tapınaklar, tanrılar adına yapılan bayram törenleri, tanrıların ve insanların konumu, büyü ritüelleri, fal ve kehanet uygulamaları, dualar ve mitolojik hikâyeler çerçevesinde ele alınmıştır. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Temel Kacır Abstract: “Ortak bir illete sahip olmaları nedeniyle, aslın hükmünün fer‘e verilmesidir" şeklinde tanımlanan usûlî kıyasın bilgi ve amel değeri, ilk dönemden itibaren tartışma konusu olmuştur. Şöyle ki; hüküm verme yetkisi sadece Şar‘î’e ait olduğu halde usûlî kıyasın dinde hüküm verme anlamına geldiği ve bilgi değerinin de nasslarca yerilmiş zan olduğu gibi bazı argümanlar ileri sürerek usûlî kıyası reddedenler olsa da, çoğunluk tarafından usûlî kıyas aslî ve şer‘î delil olarak kabul edilmiş ve elde edilen bu hüküm ile amel edilmesi gerekli görülmüştür. Bu çalışma, usûlî kıyası kabul eden ve etmeyenlerin görüşlerini mukayese etmenin ötesinde, usûlî kıyasın salt aklî bir çaba olmadığını, kendisi ile ulaşılan bilginin naslarda yerilen zan olmayıp aksine delile dayalı zannın en üst derecesi olduğunu ve bunun da furû fıkıhta amel için yeterli olduğunu naklî ve aklî deliller ile ele alan bir çalışmadır. Kıyasla ilgili genel bir çerçeve çizildikten sonra, usûlî kıyas ve deliller hiyerarşisindeki yeri ve kıyasın bilgi ve amelî değeri ile sınırlandırılan bu makale ile usûlî kıyasın bilgi ve amel değeri konusundaki tartışmalara açıklık getirilmek istenmektedir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Rıza Bakış, Eyüp Alsancak Abstract: Karl R. Popper XX. yüzyılın önemli bir bilim felsefecisidir ve bu alandaki temel savı yanlışlamacılık kuramı olarak bilinmektedir. Fakat düşüncesinin bütün uzanımlarında kendini ele veren ve onun sistemini oluşturan ise esasında eleştirel akılcılık kuramıdır. Tarihsicilik eleştirisi de bunlarla sistematik bağlamda ilintili olarak toplum ve siyaset felsefesi konusundaki görüşlerini ihtiva etmektedir. Birey olarak insanı merkeze alan Popper’ın, tarihsicilik konusundaki düşüncelerini Platon, Aristoteles, Marx ve Hegel gibi büyük sistem kurucu düşünürler üzerinden somutlaştırdığı, bütüncü yapılara karşı birtakım eleştiriler getirdiği görülmektedir. Biz bu makalemizde Popper’ın tarihsicilik eleştirisini özellikle Platon, Aristoteles, Hegel ve Karx’la ilintili eleştirilerini ele alıp tartıştık. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Nazife Nihal İnce Abstract: Dünya üzerindeki hemen hemen bütün diller dil çalışmalarında fonetiğe bir şekilde yer ayırmıştır. Arap dilinin fonetiğe gösterdiği ihtimam ise birçok dile nazaran daha fazla olmuştur. Fonetik incelemeler umumiyetle seslerin artikülasyon nitelikleri yani mahreç ve sıfatlar üzerinde yoğunlaşır. Buna mukabil gerek sıfat gerçeğinin ima ettiği her bir ses için farklı güç ihtiyacı düşüncesi gerekse ünlü seslerin uzatmaya elverişli oluşu ses-süre ilişkisini de zihinlere getirmektedir. Bu çalışmada Arap dili geleneğinde artikülasyon sürelerini ifade eden kavramların ve buna benzer verilerin yardımıyla konuyu ele alan disiplinlerin ses miktarı konusundaki tutumunu aydınlatmayı amaçladık. Çalışmamızın sonunda bazı tecvit eserlerinin yer verdiği ve seslerin ölçülerini korumayı işleyen bölümlerde kullandığı kavramlardan ve diğer olgulardan hareketle en azından uygulama hedefi olarak ses sürelerinin korunması ile ses niteliklerinin korunmasına yönelik dengeli bir bakışın olduğu neticesine ulaştık. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Özcan Akdağ Abstract: Ortaçağ’da, İslam düşüncesi içerisinde yazılmış olan İbn Sînâ’nın eş-Şifâ: İlahiyat’ı, Gazâlî’nin Makâsıdu’l-Felâsife’si ve İbn Rüşd’ün, Aristoteles’in eserlerine yazmış olduğu şerhler gibi pek çok felsefî ve teolojik eser Latinceye çevrilmiştir. Söz konusu çeviri eserler vasıtasıyla, İslam düşüncesinde carî olan, Tanrı’nın tikelleri kendi zatlarında bilip bilmediği, Tanrı’nın zatı gereği fiilde bulunup bulunmadığı, din ve felsefenin uzlaşıp uzlaşmayacağı gibi tartışmalı pek çok mesele Batı’ya intikal etmiştir. Bunlara ilaveten Tanrı’nın mutlak kudretinin alanının ne olduğu sorunu da Batı düşüncesinde bilinir hale gelmiştir. Bu çalışmada, “Tanrı mantıksal olarak mümkün olanı yapabilir ve bu durum Tanrı’nın mutlak kudretine halel getirmez” anlayışının Latin Batı dünyasına İbn Sînâ’nın eş-Şifâ’sı ve Gazâlî’nin Makâsıd’ının çevrileri vasıtasıyla intikal ettiği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla, Gazâlî’nin Makâsıd’ta bu konuya ilişkin serdettiği fikirler ile Hıristiyan teolog/düşünür Thomas Aquinas’ın fikirleri arasında önemli ölçüde benzerlik söz konusudur. Söz konusu benzerlik temele alınarak, Thomas Aquinas’ın bu hususta İslam düşüncesinden beslendiği düşüncesinin kuvvetle muhtemel olduğu söylenebilir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Vezir Harman Abstract: Ebü’l-Haccâc Yûsuf b. Muhammed Miklâtî, 550-626 (1155-1229) yılları arasında yaşayan Eş’arî âlimidir. Felsefî görüşleri eleştirerek Ehl-i Sünnetin görüşlerini savunmak için Lübâbü’l-ʿukûl fî red ale’l-felâsife fî ilmi’l-usûl adıyla bir eser telif etmiştir. Miklâtî, Muvahhidî devletinde yaşamış önemli şahsiyetlerden biridir. Kuzey Afrika ve Endülüs bölgesinde Eş’arî kelâm sisteminin öğrenilmesinde katkıda bulunan bir müderristir. Ancak günümüzde onun hakkında herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bundan dolayı bu makalede felsefî görüşleri eleştirileri bağlamında Miklâtî’nin bazı kelâmî görüşlerini inceledik. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Tuncay Akgün Abstract: Osmanlı düşünürlerinin ya da âlimlerinin genelde felsefeye özelde din felsefesinin konularına ve felsefecilere bakışı ne idi? Osmanlı’da felsefenin diğer ilimlere nispetle varlığı ve seviyesi ne durumda idi? gibi sorular felsefe ile uğraşanların sıkça sordukları sorular olmuştur. En az bu sorular kadar bu sorulara verilen cevaplar da önemlidir. Böylesine önemli bir konunun sağlıklı bir şekilde tartışılabilmesi, ancak ilmi verilerin temel kabul edilmesiyle yapılabilir. Bu sorulara bilimsel çerçevenin ve metodun dışında başka motivasyon unsurlarıyla hareket edilerek verilmeye çalışılan cevaplar bizi bir kısır döngüye götürebilir. Bu bilimselliğin ilk adımı Osmanlı düşünürlerinin eserlerinin incelenerek fikirlerinin anlaşılması olsa gerektir. Makalemizin genel amacı bu tartışmalara bir nebze ışık tutmak iken özel amacı Harputlu İshak Efendi’nin din felsefesinin bazı meselelerine yaklaşımı ve filozoflara karşı tutumunun nasıl olduğunu genel hatlarıyla anlamaya çalışmaktır. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Ayşe Burcu Gören Abstract: Kayıp ve yas deneyimi, yaşamın doğal bir parçasıdır. Her insan hayatının farklı dönemlerinde çok çeşitli kayıplar yaşar ve bu kayıplar için yas tutar. Bu anlamda kayıp ve yas evrenseldir. Yas bir iyileşme sürecidir. Yas denildiğinde akla ilk gelen ölüm olmakla beraber, aslında kişi için anlamlı olan herşeyin kaybı yasa sebep olur. Yaşanan yas tepkilerinin şekli süresi ve boyutu, kaybın türüne, kaybın birey için anlamına ve yaşamındaki yerine, kültüre, inanca, kaybın gerçekleşme biçimine göre değişkenlik göstermektedir. Kayıp sonrasında yas sürecinin ertelenmeyerek yaşanması gerekir. Sağlıklı bir çocuk bekleyen anne-babalar için zihinsel engelli bir çocuğa sahip olduğunu öğrenmek de, aynı şekilde ebeveyni bir yas sürecine sokmaktadır. Bu makalede, doğumla beraber zihinsel engelli bir çocuğa sahip olduğunu öğrenen annelerin yas tepkileri ve geçirdikleri yas aşamaları Kübler-Ross'un aşama modeli bağlamında değerlendirilmiştir. Sonuç olarak annelerin bu süreçte tipik yas tepkileri vererek, yas aşamalarından geçtikleri belirlenmiştir. Ayrıca engelli çocuğa sahip annelerin yas sürecini sağlıklı atlatabilmek için yas danışmanlığı içeren psikolojik desteğe ihtiyaç duyabileceği görülmüştür. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Anas al-Jaad Abstract: Tirmizî’nin Sünen’i, değerli bir hadis kaynağıdır. Bu eser, Buhârî, Müslim ve Ebu Dâvûd’un hadis kaynaklarından sonra dördüncü derecede kabul edilir. Tirmîzî bu eserinde hadis ilmi, ravi ilmi ve fıkıh mevzularını ele alr. Tirmîzî, söz konusu eserini Dârimî, Buhârî, Ebu Zur’a gibi bir kısım muhaddislerin sözlerini nakletmek suretiyle oluşturmuştur. Bu makalede Tirmizî’nin Buharî ve Ebû Zur’a’dan naklettiği hadis illetleri ile ilgili ihtilaflar ele alındı. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Yakup Yüksel Abstract: Biz bu makalemizde genelde kıraat olgusu etrafında yapılan tartışmalardan ziyade başlıkta da belirttiğimiz gibi Bakara sûresi iki yüz seksen dördüncü âyeti ilgili tefsirlerde yer verilen tartışmaları kıraat açısından ele alıp bir değerlendirme yapacağız. Bu âyeti seçmemizin özel nedeni sâkin râ harfini lâm harfine idgam yaparak okuyan kıraat âlimlerinin, Kur’an sûrelerinin resmi sıralamasına göre karşılaştıkları ilk örnek olmasından dolayıdır. Her ne kadar çalışmamız bir âyet üzerinde odaklanmış olsa da bununla kıraat tartışmalarının temelinde yatan nedenleri bulmak ve kıraatin oluşmasına zemin hazırlayan etkenin ne olabileceği olgusuna bir katkı sağlayabilmektir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Osman Nedim Yektar Abstract: Hz. Peygamber hadislerinde yaptığı “biz” vurgusunu toplumsal bilinç haline getirmiştir. Sözde değil, özde oluşan bir bilinçtir. Bu sayede toplum îmân toplumu olarak aslına dönmüştür. Bunu “söz, fiil ve duygu” olarak anlatmaya çalışmıştır. Toplumun bütün seviyelerinin anlayabileceği ve onların tamamını kuşatıcı bir anlatımdır. Uygulamalarıyla da toplumsal birleşmeyi başarmıştır. Bu başarı günümüz asrına da ışık tutacak, şekilde bir başarıdır. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Ramazan Fatih Süer Abstract: Mehmed Fazlullâh Es-Sivâsî, Türk siyâsî ve ictimâî tarihi açısından önemli olduğu kadar Türk Edebiyatı tarihi açısından da önemli bir isimdir. Osmanlı’nın son dönemlerini ve Cumhuriyet’in ilk yıllarını idrak eden Mehmed Fazlullâh, Türkiye’nin farklı şehirlerinde öğretmenlik mesleğini icra etmiş, memleketin necat bulmasında önemli kararların alındığı Erzurum Kongresine Sivas delegesi olarak katılmış önemli bir zattır. Onun, bu özelliklerinin yanısıra edebî kişiliği de ön plandadır. Kaleme almış olduğu eserler vesilesi ile Divan Edebiyatının son müellifleri arasında yer almıştır. Birçok eser kaleme alarak velûd bir müellif olduğunu göstermiştir. Bu eserlerden biri, Hz. Peygamber’in ehl-i beytine duyulan sevginin dile getirildiği El-İtidal fî-Muhabbetü’l-âl adlı eserdir. Bu makalede mezkûr eser tanıtılarak eserin tam metni ilim âlemine sunulacaktır. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Yakup Bıyıkoğlu Abstract: Eş‘arî kelâmının kurucusu Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî olup ortaya koyduğu esaslar, İbn Fûrek ve el-Bâkıllânî ile yaklaşık bir asır sonrasında erken dönem olarak teşekkülünü tamamlamıştır. Bu minvalde Eş‘arî ve ilk dönem ikinci kuşak talebeleri, nasların zahirine bağlı kalmışlardır. Özellikle kelâm tarihinde ayrışmalara sebep teşkil eden muteşâbih âyetler konusunda te’vil cihetine gitmemişlerdir. Bu dönem Eş‘arî âlimler, Allah’ın sıfatları ve özellikle haberî sıfatlar hususunda âyetleri te’vil etmekten sakınmışlardır. Onlar, sadece lügat olarak bu sıfatları anlamaya çalışmış, bunların mahiyetleri hakkında sessiz kalmışlardır. Yine Kelâm tarihinde önemli bir tartışma olan kelâmullah’ın yaratılmışlığı ve Allah’ın görülmesi meselelerinde Mu‘tezile’nin aksi olarak; âyet ve sünnetten deliller sunarak Kur’ân’ın mahlûk olmadığını ve onun kadîm bir kelâm olduğunu, yine rü’yetullah konusunda Allah’ın kıyamette görüleceğini söylemişlerdir. Sonuç olarak ilk dönem Eş‘arîlik’te, Mu‘tezile’nin akılcı yöntemle nasları te’vil etmesine tepkisel bir yaklaşımın olduğu açıkça görülür. Erken dönem Eş‘arî kelâmında, müteşâbih âyetlerin te’vilinde lugavî anlamın dışına çıkılmamasına ve nassın zahirine bağlı olarak selef çizgisinde konuların anlaşılması ve yorumlanmasına önem verilmiştir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Kadir Özköse Abstract: Fırtınalı bir yaşam sonucu elli dört yaşındayken 1358 yılında vefat eden Kadı Burhaneddin, savaştan savaşa koşmuş ve Anadolu beyleri arasında en faal isim olarak temayüz etmiştir. Bu özelliği nedeniyle kendisine “fetih babası” denilmiştir. Kadı Burhaneddin âlim, âdil, vakar sahibi, keskin zekâlı, yorgunluk ve sıkıntı nedir bilmeyen, bildiği doğruları söylemekten çekinmeyen bir tabiata sahiptir. Zevk ve sefaya düşkün olduğundan, şarap ve saz toplantılarından hoşlandığından bahsedilse de o, daha çok iyi kalpliliği, hoş meşrebi, bağışlayıcılığı, iyilikseverliği, neşeli tabiatı ve ulemaya yakınlığı ile tanınmaktadır. Hak uğruna verdiği mücadele ile temayüz etmiş, bu uğurda tehlikeleri göze almış, Allah yolunda sürekli infakta bulunmuştur. Ulemaya karşı oldukça yakın bir tavır sergilemiş ve onlarla sohbetten büyük bir zevk duymuştur. Haftada üç gün onlarla sohbetler düzenlemiş, yanına gelen âlimlere saygıda kusur etmemiş, halkına karşı adaletli ve şefkatli yönetim sergilemiştir. Kendisi ilmiye sınıfına mensup güçlü bir şahsiyettir. Kadılık vazifesinde bulunmuştur. O fıkhî donanımı kadar tasavvufî neşvesiyle de tanınmaktadır. Şiirlerindeki sembolik ifadeleri incelediğimizde onun rindmeşrep gibi gözüken pek çok beyitlerinin tasavvufî anlam derinliğine sahip olduğunu görmekteyiz. Kendisi bir sûfî olmamakla birlikte Kadı’n’n sûfîlere yakın ve tasavvufa yatkın bir isim olduğunu görmekteyiz. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Alim Yıldız Abstract: Türkçede günlük anlamına gelen rûznâme, tarih araştırmalarında Osmanlı padişahlarının sır kâtipleri tarafından kaleme alınan günlükleri ifade eder. Tarihi vesika niteliğindeki rûznâmelerin dışında edebî bir tür olarak da bu tür eserlere rastlanır. Haftanın veya ayın her bir gününde yapılması iyi veya iyi olmayan davranışlar bu eserlerde anlatılan konulardandır. Makalemiz, ayın her bir gününde yapılması ve yapılmaması gereken şeyleri ele alan “Kitâb-ı Rûznâme” isimli el yazması bir eseri ihtiva etmektedir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Abdullah Demir Abstract: Ebû İshâk es-Saffâr, Mâtürîdî’nin (ö. 333/944) kelâm anlayışını benimseyen Batı Karahanlılar dönemi âlimlerinden birisidir. Telḫîṣü’l-edille ve Risâle fi’l-kelâm adlı kitaplarının içeriği, kullandığı yöntem ile Osmanlı ve Arap âlimlerce eserlerine yapılan atıflar, onun önemli bir Mâtürîdî kelâmcısı olduğunu gösterir. Bu çalışmada, onun kelâm müdâfaası konu edilmektedir. Saffâr, Telḫîṣ’e kelâm ilminin adlandırılması, önemi ve dinen meşrûluğu konusunda uzun bir giriş yazarak bu ilmin öğrenilmesi gerektiğini savunmuştur. Sistematik kelâm müdafaası incelendiğinde, Saffâr’ın Hanefi Mâtürîdîler içinde Kelâm ilminin savunulmasına müstakil ve hacimli bir bölüm ayıran ilk mütekellim olduğu anlaşılır. Sistematiğini kendisi belirtmese de onun kelâm müdâfaasının izah, ispat ve reddiye olmak üzere üç temele dayandığı anlaşılır. Saffâr’ın bu ilmi ısrarla müdafaa etmesi, V. (XI.) ve VI. (XII.) yüzyıllarda Mâverâünnehir’de kelâm karşıtlığının bulunduğunu gösterir. Bu döneminde Ashâbü’l-hadis ve İhvân-ı Safa, kelâma karşı cephe alan kesimlerdir. Bununla birlikte o, asıl olarak Hanefî fıkıhçılarının kelâm karşıtlığını aşmaya çalışmaktadır. Müdâfaasını, karşısındaki güçlü bir muhalafete karşı ortaya koyduğu için savunusu tutarlı ve ilmî derinliğe sahiptir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Kamil Kömürcü, Halit Kıras Abstract: “Mantık - Matematik ilişkisi bağlamında geçerli kıyas kalıplarının Venn şeması ile gösterimi ve yorumlanması” adını taşıyan bu çalışmada kıyas kalıplarını matematiksel bir gösterim şekli ile daha sembolik hale getirmeye ve farklı bir bakış açısı sunmaya çalıştık. İlk olarak kısaca mantık matematik ilişkisini ele aldık. Ardından özetle kıyas üzerinde durduk. Daha sonra gösterim şeklinin sembolik olması sebebiyle ana hatlarıyla sembolik mantığın tarihçesi, yapısı, gelişimi ve Venn şemaları hakkında bilgi verdik. Son olarak önceki bölümde verilen örnekleri Venn şeması yöntemi ile göstermeye çalıştık. Sonuçta ise ulaşılan kanaatlere yer verdik. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Sena Kaplan Abstract: Hz. Peygamber’in hayatındaki çeşitli olaylar hakkındaki haberler, erken dönem sîret, hadis, tarihi çalışmalar ve kültürel edebiyat kaynaklarında birbirinden ayrık, hatta birbiriyle zıt olarak kaydedilmiştir. Hadisteki uyuşmazlıklar zaman zaman Hz. Peygamber ile Mekke’nin nüfuzlu aileleri arasındaki ilişkilerle ilgisi olan ve bir ölçüde O’nun ve ortaya çıkmakta olan Müslüman toplumunun kaderini şekillendiren, Hz. Peygamber’in hayatındaki belirgin olaylarla ilişkilidir.Bu şekilde incelenmeyi ve açığa kavuşturulmayı hak eden benzer bir durum da Hz. Hatice’nin evlilik hayatındaki belirli olayları içerir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Özcan Akdağ Abstract: Bu çalışmanın temel amacı, Tanrı’nın fiillerinde özgür olup olmadığı meselesini Gazâlî ve Thomas ekseninde ele almak ve onların iddialarını, haklılık ve iç tutarlılık açısından incelemektir. Bu amaç doğrultusunda Giriş bölümünde soruna dair genel bir bilgi verilmiş ve bu konuda yapılmış çalışmalardan bir kısmı ele alınarak değerlendirilmiştir. Tezin birinci bölümünde, özgürlük kavramından ne anlaşıldığı, determinizmle ilişkisi, Tanrı’nın özgürlüğü sorununun ontolojik ve semantik boyutu ele alınmış ve meselenin tarihsel süreçte nasıl algılandığı tasvir edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde, Thomas’ın Gazâlî’nin fikirlerinden nasıl ve ne şekilde etkilendiği ortaya konulduktan sonra her iki düşünürün uluhiyet anlayışı ele alınmış, bu bağlamda onların benzeştikleri ve ayrıştıkları noktalar tespit edilmiştir. Üçüncü bölümde ise, Gazâlî ve Thomas’ın Tanrı-Âlem ilişkisine dair görüşlerine yer verilmiş ve Tanrı’nın özgürlüğünün tezahürü olarak değerlendirilebileceğini düşündüğümüz yaratma, mucize, ahlakî değerlerin ilahî emirlerle ilişkisi gibi konular ele alınmıştır. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Mustafa Ulu Abstract: Bu araştırmanın genel amacı betimsel bir yaklaşımla, üniversite gençliğinin sahip oldukları dindarlık algıları ve düzeylerini tespit etmeye çalışmak ve elde edilen bulguları, psikolojik özellikleri açısından yorumlamaktır. Çalışma giriş, dindarlık, maneviyat gibi temel kavramların ele alındığı birinci bölüm, anket sonucunda elde edilen verilerin hipotezlerle olan ilişkisinin değerlendirildiği ikinci bölüm ve elde edilen bulguların yorumlandığı sonuç bölümü olmak üzere toplam dört bölümden oluşmaktadır. Araştırmanın evrenini 2011-2012 yıllarında Erciyes Üniversitesi’ne bağlı fakültelerde lisans düzeyinde öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Bu evren içerisinde tesadüfi yöntemle belirlenen 553 öğrenci üzerinde anket uygulanmıştır. Anket, betimleyici ve Likert tarzı sorulardan oluşturulmuştur. Çalışmada bağımsız değişkenler olarak bilim alanı, fakülte, bölüm, sınıf, yaş, cinsiyet, üniversiteye gelmeden önce en uzun süre yaşanılan çevre, mezun olunan lise, annenin ve babanın eğitim durumları ve eğitim esnasında kalınan yer alınmıştır. Veriler analiz edilirken, yüzde, frekans dağılımları, betimsel istatistikler, varyans analizi (tek yönlü ANOVA) ve T- Testleri ve Ki-Kare (x²) teknikleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda cinsiyet, yaş, bilim alanı, fakülte ve bölüm, mezun olunan lise hakkındaki hipotezlerin doğrulandığı diğerlerinin ise reddedildiği ortaya çıkmıştır. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Emrah Kaya Abstract: Bu tez, Sûfi kuramcı İbnü’l-Arabȋ ve en tartışmalı Müslüman âlimlerden birisi olan İbn Teymiyye’nin bilgi felsefesini ve teolojisini karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Alan çalışması yapanlar tarafından uzunca bir dönem bu iki önemli ve etkili figürün farklılıkları vurgulanmış olmasına rağmen bu tezin amacı bu iki düşünürün arasında bulunabilecek potansiyel benzerliklere odaklanmaktır. Bu çalışma, başlangıç olarak İbnü’l-Arabȋ ve İbn Teymiyye’nin dinî bilgi elde etmede vahyi, insan aklını ve ilhamı temel epistemolojik araçlar olarak gördüğünü belirtmektedir. Buna karşın, onlar bu epistemolojik araçlara değer atfetmede farklılık gösterirler. İbnü’l-Arabȋ ve İbn Teymiyye vahyi epistemolojik hiyerarşilerinde en üste yerleştirirken, birincisi ilhamı-keşfi aklın üstünde tutmayı, ikincisi ise insan aklını ilhamın üstünde tutmayı tercih etmiştir.Bu çalışmamızda ele alınan bir diğer ana konu da teolojik bir mesele olan ilahî isim ve sıfatlardır. Diğer birçok teolojik mesele ile ilişkili olan bu konuya hem İbnü’l-Arabȋ hem de İbn Teymiyye dikkate değer bir şekilde önem vermişlerdir. Tüm önemli farklılıklarına rağmen nasıl ki epistemoloji meselesindeki tutumlarında benzer yaklaşımlar, düşünceler ve yorumlar görülebiliyorsa aynı şekilde teolojik pozisyonlarında da benzerlikleri görmek mümkündür. Bu benzerliği bulmanın yegâne yolu ise İbnü’l-Arabȋ’nin düşünce ve ifadelerinde var olan çift yönlülüğün akılda tutulmasıdır.Kısacası, bu tezin elde ettiği asıl bulgu İbnü’l-Arabȋ ve İbn Teymiyye’nin epistemolojilerinde ve teolojilerinde alanda çalışma yapanların düşündüklerinden daha fazla benzerliklerin olduğudur. Farklı sıralama yapılsa dahi bilgiyi aynı epistemolojik araçlardan elde ettiklerini görmekteyiz. Aynı zamanda farklı terimler ve ifade tarzlarıyla ortaya konulmuş olsa da ilahî isim ve sıfatlar, yaratma, ilahî irade ve Allah’ın münezzeh oluşu gibi teolojik meselelerde benzer bir pozisyon aldıkları de görülecektir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Kadir Gömbeyaz Abstract: İslam literatüründe gerek akademik merakın bir sonucu olarak gerekse de belli bir fikrî ve mezhebî kimlik açısından tenkît gayesi ile İslam toplumu içerisinde ortaya çıkan itikâdî fırkaları ve görüşleri biraraya getirme ve belli şekilde tasnif etme faaliyeti erken dönemlerden itibaren Müslüman âlimlerin ilgi duyduğu uğraşlardan biri olmuştur. Özellikle İslam ümmetinin 73 fırkaya bölüneceğini ifade eden hadisin referans alınmasıyla bu tasnifler daha sistematik ve şematik bir şekle bürünmüştür. Fırka tasnifleri gerek kullandıkları fırak malzemesi, gerekse de fırkaları tasnif ederken takip ettikleri metot ve usul bakımından birbirinden çoğu zaman farklılaşan girişimlerdir. Bu da aralarındaki kaynaklık ilişkisi, benzerlikler ve farklılıklardan hareketle belli geleneklerin varlığına dair tespit ve öneriler yapılmasını mümkün kılmaktadır.Hususen İslam’ın ilk yedi asrında vücuda getirilen ve farklı türde eserler içerisinde karşımıza çıkan fırka tasniflerini inceleyen bu çalışma fırkaları tasnif etme faaliyetinin mahiyetini ve tarihsel gelişim çizgisini tespit etmeye çalışmakta, tasnifleri takip edilen metot, kapsam, üslup ve biçim bakımından kendi içinde kategorize ederek fırka tasniflerine dair bütüncül bir tasvir ortaya koymaya çalışmaktadır. Ayrıca ulaşabildiği fırka tasniflerini metodu, biçimi, muhtevası gibi yönlerden analiz ederek ve aralarında mukayeseler yaparak fırka tasnif gelenekleri önermektedir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Abdullah Demir Abstract: Ebû İshâk İbrâhim ez-Zâhid es-Saffâr, Mâtürîdî kelâm anlayışının önemli bir temsilcisidir. O, Mâtürîdîliğin ortaya çıktığı sosyokültürel çevre olan Mâverâünnehir bölgesinin Buhara şehrinde, takriben 450/1058 yılında doğdu, öğrenimini burada tamamladı ve Merv şehrine sürgüne gönderilinceye kadar Buhara Hanefî âlimlerinin reisi olarak anıldı. Sürgün dönüşü Buhara’da 534/1139 yılında vefat etti. Bu çalışmada, onun kelâm yöntemi konu edildi. Giriş bölümünde; araştırmanın konusu, önemi, amacı, yöntemi ve kaynakları hakkında bilgi verildi. Saffâr’ın yaşamını sürdürdüğü Mâverâünnehir bölgesinin V. (XI.) ve VI. (XII.) yüzyıllardaki siyasî, sosyoekonomik ve ilmî durumu ile bölgede varlık gösteren din, mezhep ve felsefî akımların etkinlikleri birinci bölümde tespit edildi. İkinci bölümünde onun hayatı, ilmî kişiliği, eserleri ve atıf yaptığı kaynaklar belirlendi. Son bölümde ise Saffâr’ın kelâm yöntemi tanıtılmaya çalışıldı. Bunun için onun günümüze ulaşan Telḫîṣü’l-edille li-ḳavâʿidi’t-tevḥîd ve Risâle fi’l-kelâm adlı kelâm eserleri tahlil edilerek öncelikle itikadî konularda akla değer vermeyi ve gerektiğinde fikrî tartışmalara girmeyi savunan kelâm ilmine bakışı ve kelâm müdâfaası tespit edildi. Daha sonra bilgi teorisi kapsamına giren bilginin tanımı, imkânı, kaynakları ve bilgi türleri hakkındaki görüşleri ile savunduğu ve eleştirdiği bilgi anlayışları belirlendi. Ayrıca onun kelâm yöntemini ortaya koyabilmek adına aklın ve naklin bilgisel değeri konusuna bakışı ele alındı. Zita bu husus, mütekellimlerin ve İslâm mezheplerinin yöntemlerinde belirleyicidir. Son olarak görüşlerini temellendirirken ve savunurken Saffâr’ın kullandığı istidlâl türleri belirlendi ve örneklerle tanıtıldı. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Ömer Faruk Söylev Abstract: Bu çalışmada dini danışma ve rehberlik hizmetlerinin ülkemizdeki uygulama alanları, imkânları ve yöntemleri din psikolojisi açısından incelenmiştir. Teorik çerçeve ve anket uygulaması olmak üzere temelde iki bölümden oluşan bu araştırma, insanın tehdit altındaki ruhsal durumuna, din hizmetlerinin nasıl destek sağlaması gerektiği hususuna odaklanmaktadır.İki bölümden oluşan teorik bölümde ilk olarak dini danışma ve rehberliğin kavramsal çerçevesi, pastoral psikoloji yaklaşımları dâhil edilerek oluşturulmuştur. Dini danışma ve rehberlik, klasik dini bilgi aktarımından daha çok dini bilginin terapötik aktarımı ya da psikolojik yardım süreci ile ilgilidir. Bu nedenle bu bölümde dini danışma ve rehberliğin, psikolojik danışma ve rehberlik ile ilişkisi çerçevesinde, psikolojik ve dini temelleri üzerinde durulmuştur. Teorik kısmın ikinci bölümünde, Türkiye’de dini danışma ve rehberlik ilişkilerinin gerekli olduğu alanlar, dini danışma ve rehberlik ilişkilerini sağlama yolları (imkânlar) ve sorunların çözümüne yardımcı olacak yaklaşımlar, teknik ve yöntemler ele alınmıştır.Bir alan araştırması olan çalışmanın uygulama bölümünde ise din görevlilerinin dini danışma ve rehberlik ilişkilerinin nasıl bir örüntü gösterdiği incelenmiştir. Bu amaçla Diyanet İşleri Başkanlığı’nda dini danışma ve rehberlik hizmeti veren personele, Kişisel Bilgi Formu, İnovatif Tutum Ölçeği, Dini Danışma ve Rehberlik Tutum Ölçeği ve Maslach Tükenmişlik Ölçeği’nden oluşan anket uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, araştırmaya katılan din görevlileri arasında anlamlılık derecesinde farklılıkların, ilişki ve etkileşimin bulunduğu tespit edilmiştir. Yapılan istatistiksel analizler sonunda araştırmada öngörülen hipotezlerin büyük çoğunluğunun desteklendiği gözlenmiştir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Özcan Taşcı Abstract: Badeen, Ulrich Rudolph’un “Al-Māturīdī und die sunnitische Theologie in Samarkand”(Mâturîdî ve Semerkant’ta Ehl-i Sünnet Kelamı) adlı eserinde kendisinin ele aldığı risalelerden bahsettiğini ve onlara bir başka açıdan temas ettiğini zikretmektedir (s. 6). Eserin yazılış amacının Eş’arilik ve Maturdilik arasındaki farkları ortaya koyan eserlerin bir listesini vermekten daha ziyade bu farkları ele alan ancak şu ana kadar sadece el yazması halinde bulunan yedi eseri incelemek olduğunu bildirmektedir (s. 7). Badeen, kitabının 2. kısmını zikredilen yedi eserden ilkinin yazarı olan Taceddin es-Subkî’nin hayatı ve eserlerine ve özellikle de en-Nuniyye’sine ayırmıştır (s. 10-19)... PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Halis Demir Abstract: Vusûlsüzlüğümüz usûlsüzlüğümüzdendir, şeklinde bir kelam-ı kibar bulunmaktadır. Usûl üzerine yazılan eserlerin yaygınlık kazanması bu bakımdan önemlidir. Recep Tayyib Erdoğan Üniversitesi İslam Hukuku öğretim üyesi olan Prof. Dr. Şevket Topal’ın sedd-i zerâi delili ile alakalı eseri işte bu ihtiyaca bir cevap mahiyetindedir.Kitabın girişinde yazar amacını, metodunu ve konunun önemini ortaya koymaktadır. Birinci bölümde sedd-i zerâi kavramı ve mahiyeti, sedd-i zerâi ile alakalı maslahat, mefsedet, maksat ve vesile kavramları, sedd-i zerâiyi gerçekleştiren unsurlar, sedd-i zerâinin bazı kavramlarla ilişkisi, kavramsal gelişimi, sedd-i zerâinin hukuki niteliği ve sedd-i zerâinin kısımları anlatılmaktadır. İkinci bölüm İslam hukukunda sedd-i zerâinin kaynaklık değeri hakkındadır. Bu bölümde kaynak kavramı, bir içtihat yöntemi bakımından sedd-i zerâi, sedd-i zerâinin dayandırıldığı deliller, bu delili kabul edenler ve kabul etmeyenlerin delilleri ve değerlendirme kısmı yer almaktadır. Üçüncü bölüm ise, sedd-i zerâi uygulamasına ilişkin bazı örnekler ve sedd-i zerâinin aktüel değeri hakkındadır. Burada yazar ibadetler, ukûbat ve aile hukuku başlıkları altında sedd-i zerâi uygulamalarına yer vermektedir. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:İsmail Çalışkan Abstract: 27-28 Mayıs 2016 tarihinde Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı'nın organizasyonu ile yapılan XIII. Tefsir Akademisyenleri Koordinasyon Toplantısı ve Akademik Tefsir Çalışmaları Sempozyumu toplantısının tanıtım yazısı. PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Abdullah Demir Abstract: Yayın İlkeleri / Editorial Policies YayıncıPublishercumhuriyet ilahiyat dergisi, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Sivas/Türkiye) tarafından yayımlanır.cumhuriyet theology journal is published by Cumhuriyet University, Faculty of Theology, Sivas/Turkey. KapsamScopecumhuriyet ilahiyat dergisi, Dinî Araştırmalar alanında hazırlanan akademik çalışmaları yayımlar.Temel İslam Bilimleri: Tefsir, Hadis, Kelam, İslam Hukuku, İslam Mezhepleri Tarihi, Tasavvuf, Arap Dili ve Edebiyatı.Felsefe ve Din Bilimleri: İslam Felsefesi, Din Felsefesi, Din Psikolojisi, Din Sosyolojisi, Din Eğitimi, Dinler Tarihi, Felsefe Tarihi, Mantık.İslam Tarihi ve Sanatları: İslam Tarihi, İslam Sanatları Tarihi, Türk-İslam Edebiyatı, Dini Musiki.Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Eğitimi.cumhuriyet theology journal publishes academic articles that produced in the area of Religious Studies.Basic Islamic Sciences: Tafsir, Kalam, Hadith, Islamic Law, History of Islamic Sects, Sufism, Arabic Language and Literature.Philosophy and Religious Sciences: Philosophy of Islam, Philosophy of Religion, Psychology of Religion, Sociology of Religion, Religious Education, History of Religions, History of Philosophy, Logic.Islamic History and Arts: History of Islam, History of Islamic Arts, Turkish Islamic Literature, Religious Music. Yayın SıklığıPeriodcumhuriyet ilahiyat dergisi, yılda 2 sayı sayı (15 Haz. – 15 Aralık) yayımlanan hakemli bir dergidir.Biannualy (15 June & 15 December)cumhuriyet theology journal is a peer-reviewed academic journal published twice a year.Değerlendirme SüreciReview of ArticlesDergimize gönderilen yazılar, önce Yayın Kurulu’nca dergi ilkelerine uygunluk açısından incelenir. Bk. Ön İnceleme FormuUygun görülmeyenler düzeltilmesi için yazarına iade edilir.Yayın için teslim edilen makalelerin değerlendirilmesinde akademik tarafsızlık ve bilimsel kalite en önemli ölçütlerdir. Değerlendirme için uygun bulunanlar, ilgili alanda iki hakeme gönderilir. Hakemlerin isimleri gizli tutulur ve raporlar beş yıl süreyle saklanır. Hakem raporlarından biri olumlu, diğeri olumsuz olduğu takdirde, yazı, üçüncü bir hakeme gönderilebilir veya Yayın Kurulu, hakem raporlarını inceleyerek nihai kararı verebilir. Yazarlar, hakem ve Yayın Kurulunun eleştiri ve önerilerini dikkate alırlar. Katılmadıkları hususlar varsa, gerekçeleriyle birlikte itiraz etme hakkına sahiptirler. Yayına kabul edilmeyen yazılar, yazarlarına iade edilmez. Bk. Değerlendirme FormlarıYayınlanmak üzere gönderilen makaleler, intihal tespitinde kullanılan özel bir program aracılığıyla intihal kontrolünden geçirilir.Articles submitted to cumhuriyet theology journal are first reviewed by the Editorial Board in terms of the journal's publishing principles. Article Preliminary Review FormThose found unsuitable are returned to their authors for revision.Academic objectivity and scientific quality are considered as the paramount importance. Submissions found suitable are referred to two referees working in relevant fields. The names of the referees are kept confidential and referee reports are archived for five years. If one of the referee reports is positive and the other is negative, the article may be forwarded to a third referee for further assessment or alternatively, the Editorial Board may make a final decision based on the nature of the two reports. The authors are responsible for revising their articles in lin... PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Abdullah Demir Abstract: Guidelines for Authors cumhuriyet theology journal reguires writers to use the The Chicago Manual of Style “notes and bibliography” system of referencing.First citation: author(s) first name and last name, title, (if applicable) first and last name of translator or editor, place of publication, publisher, date of publication, page number.Subsequent citations: author’s last name, the short title, and the page number should be indicated in all subsequent citations. Footnote citations should conform to the following examples.References: References should be placed at the end of the text in alphabetical order. If a source has more than one author, the surname and name of the first author should be written, and the other authors should be indicated by et.al. The titles of books and journals should be italicized; article titles and book chapters should be placed in quotation marks. Translator’s and editor’s names (if there are any) should follow the title of the work: BOOKa) One Author: 1. Michael Pollan, The Omnivore’s Dilemma: A Natural History of Four Meals (New York: Penguin, 2006), 99–100.2. Pollan, Omnivore’s Dilemma, 3.Bibliography: Pollan, Michael. The Omnivore’s Dilemma: A Natural History of Four Meals. New York: Penguin, 2006. b) Two Authors 1. Geoffrey C. Ward and Ken Burns, The War: An Intimate History 1941–1945 (New York: Knopf, 2007), 52.2. Ward and Burns, War, 59–61. Bibliography: Ward, Geoffrey C., and Ken Burns. The War: An Intimate History 1941–1945. New York: Knopf, 2007.c) Three or More Authors For three or more authors, list all of the authors in the bibliography; in the note, list only the first author, followed by et al. (“and others”):1. Mitchell L. Eisen, Jodi A. Quas, and Gail S. Goodman, eds., Memory and Suggestibility in the Forensic Interview (Mahwah, NJ: L. Erlbaum Assoicates, 2002), 65.2. Eisen and et al., Memory and Suggestibility in the Forensic Interview, 67.Bibliography: Eisen, Mitchell L., Jodi A. Quas, and Gail S. Goodman, eds. Memory and Suggestibility in the Forensic Interview. Mahwah, NJ: L. Erlbaum Associates, 2002. d) Translation1. Gabriel Garcia Marquez, Love in the Time of Cholera, trans. Edith Grossman (London: Cape, 1988), 242–55.2. Marquez, Cholera, 33.Bibliography: Marquez, Gabriel Garcia. Love in the Time of Cholera. Translated by Edith Grossman. London: Cape, 1988. e) Chapter or Other Part of a Book1. John D. Kelly, “Seeing Red: Mao Fetishism, Pax Americana, and the Moral Economy of War,” in Anthropology and Global Counterinsurgency, ed. John D. Kelly et al (Chicago: University of Chicago Press, 2010), 77.2. Kelly, “Seeing Red,” 81–82.Bibliography: Kelly, John D. “Seeing Red: Mao Fetishism, Pax Americana, and the Moral Economy of War.” In Anthropology and Global Counterinsurgency, edited by John D. Kelly, Beatrice Jauregui, Sean T. Mitchell, and Jeremy Walton, 67–83. Chicago: University of Chicago Press, 2010. ARTICLEa)Printed1. Joshua I. Weinstein, “The Market in Plato’s Republic,” Classical Philology 104 (2009): 440.2. Weinstein, “Plato’s Republic,” 452–53.Bibliography: Weinstein, Joshua I. “The Market in Plato’s Republic.” Classical Philology 104 (2009): 439–58. b) Online1. Gueorgi Kossinets and Duncan J. Watts, “Origins of Homophily in an Evolving Social Network”, American Journal of Sociology 115 (2009): 411, accessed February 28, 2010, doi:10.1086/599247.2. Kossinets and Watts, “Origins of Homophily,” 439. Bibliography: Kossinets, Gueorgi, and Duncan J. Watts. “Origins of Homophily in an Evolving Social Network.” American Journal of Sociology 115 (2009): 405–50. Accessed February 28, 2010. doi:10.1086/599247. ENCYCLOPEDIA ENTRIESFor encylopedia entries, the author’s name and surname are written first. These are followed by the title of the entry in quotation marks, the full name of the encyclopedia, , the place and date of publication, its volume number and page numbers:1. As’ad Abukhalil, “Maronites,” in Encyclopedia of the Modern Middle East and North Africa, ed. Philip Mattar, 2nd ed., vol. 3 (New York: Macmillan Reference, 2004), 1491-92.2. Abukhalil, “Maronites,” 1492.Bibliography: Abukhalil, As’ad. “Maronites.” In Encycloedia or the Modern Middle East and North Africa. Edited by Philip Mattar. 2nd ed. Vol. 3. New York: Macmillan Reference, 1491-92. ... PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)
Authors:Abdullah Demir Abstract: İlahiyat alanında hazırlanan yoğun emek ürünü makaleler, muhtevaları itibariyle kıymetli bilgiler içerseler de yazım ve imlâ itibariyle eleştiriye açık bir noktadadırlar. Zira yazımında ittifak sağlanmış olması umulan kaynak ve müellif adları ile kavramların imlâsında ciddi farklılıklar görülmektedir. “Kur’ân-ı Kerîm”, “Kur’an-ı Kerîm”, “Kur’an-ı Kerim” ve “Kuranı Kerim” şeklindeki farklı yazımlar ile “Bakara, 2/14”, “el-Bakara 2/14”, “2 el-Bakara, 14” ve “2/14” şeklindeki âyet atıfları en dikkat çekici örneklerdir. Ayrıca aynı ismin “Mâtürîdî”, “Matüridi” ve “Matüridî” ve “Maturidi” şeklinde farklı yazımları ile de karşılaşmak mümkündür.İlahiyat alanında hazırlanan makalelerde görülen bir diğer şekilsel eksiklik ise kullanılan farklı atıf ve referans sistemlerinin çoğu zaman uluslararası kabul gören kaynak gösterme stilleri ile uyuşmamasıdır. Türkiye’de yaygın ancak farklılık içerecek şekilde kullanılan referans sisteminin aslı Chicago stilidir. Bu sistemde dipnotlarda künye bilgileri genel kural olarak virgül ile kaynakçada ise nokta ile ayrılmaktadır. Chicago stilinde dipnot örneği:Talip Özdeş, Maturidi’nin Tefsir Anlayışı (İstanbul: İnsan Yay., 2003), 15. Chicago Kaynakça örneği:Özdeş, Talip. Maturidi’nin Tefsir Anlayışı. İstanbul: İnsan Yayınları, 2003. Bu sistemde kaynakçada nokta kullanılması, indekslerin ve veri tabanlarının istifade edilen eserin künye bilgilerini doğru olarak taramasına ve bulmasına imkan sağlar. Bu sayede tarama yapan bilgisayar yazılımları, ilk noktaya kadar yazar; ikinci noktaya kadar eser ve son noktaya kadar ise basım bilgilerini anlamlı veri olarak alabilirler. APA, Turabian, Vancouver gibi diğer referans stilleri de kaynakçada nokta esaslı bir sistem kullanır. Kaynakçada künye bilgilerini nokta esaslı bölen bir sistem kullanılmadığında ise veri tabanları ve indekslerin yazılımları, kullanılan kaynakları anlamlı bir veri olarak okuyamayacağı için gerçekte yüzlerce atıf alan bir makale, hiç atıf almamış gibi görünecektir. İlahiyat alanında yayın yapan ve sayısı yüzü geçen akademik dergilerin çoğunda uluslararası geçerliliği olan bir referans stili kullanılmadığı düşünüldüğünde, binlerce atfın doğru olarak tespit edilemediği söylenebilir.Uluslararası Bir Karşılığı Olmayan Kaynakça Örnekleri: Özdeş, Talip, Maturidi’nin Tefsir Anlayışı, İstanbul: İnsan Yayınları, 2003.Özdeş, Talip, Maturidi’nin Tefsir Anlayışı. İnsan Yayınları, İstanbul 2003.Özdeş, Talip, Maturidi’nin Tefsir Anlayışı. İnsan Yayınları, İstanbul, 2003.Özdeş, Talip, Maturidi’nin Tefsir Anlayışı, (İnsan Yayınları, İstanbul 2003).ÖZDEŞ, Talip. Maturidi’nin Tefsir Anlayışı. (İnsan Yayınları, İstanbul 2003).Özdeş, Talip. Maturidi’nin Tefsir Anlayışı, (İstanbul: İnsan Yayınları, 2003). Aktarılan örneklerinden her biri ilahiyat alanında yayın yapan bir dergiden alındı. Görüldüğü gibi aslında her bir örnek, Chicago stilinin bozulmuş şeklidir. Yazarların çalışmalarına yapılan atıfların ve dergilerinin etki değerlerinin (impact factor) doğru olarak belirlenebilmesi için ilahiyat alanında Chicago stilinin aslına uygun olarak kullanılması gerekmektedir. Dergilerinin uluslararası inkeslerce kabul edilebilmesi açısından da bu husus önemlidir. Zira bir derginin etki değeri, son iki yılda aldığı atıf oranının aynı yıllarda yayımladığı hakemli makale sayısına bölünmesi ile tespit edilir. Ülkemiz açısından düşünüldüğünde ilahiyat alan dergilerinin çoğunluğunda Chicago veya APA stili aynen kullanılmadığı için bir dergi iki yıl içinde gerçekte yüzlerce atıf almış olsa bile bu doğru olarak tespit edilemediğinden dolayı etki değeri oldukça düşük çıkacaktır. Bu sorun bir iki derginin Chicago veya APA stilini aynen uygulaması ile çözülebilecek bir sorun değildir. İlahiyat alan dergilerinin hepsi mutlaka uluslararas... PubDate: 2016-06-15 Issue No:Vol. 20, No. 1 (2016)